Deprem Psikolojisi ve Deprem Sonrası Travmalar
Doğal afetler, insanın yaşamı üzerindeki kontrol algısını bir anda altüst eden deneyimlerdir. Ancak bu afetler arasında, kontrol edilemezliği, öngörülemezliği ve yıkıcılığı ile öne çıkanlardan biri hiç şüphesiz depremdir. Sessiz bir gecede, gündelik hayatın sıradan bir anında bir anda gelen bir sarsıntı, yalnızca binaları değil, bireylerin iç dünyasını da temellerinden sarsabilir. Depremler, fiziksel kayıpların yanı sıra derin psikolojik yaralar da bırakabilir; bu yaralar çoğu zaman görünmezdir, ama etkileri uzun süre hissedilir.
Deprem psikolojisi yalnızca olaya doğrudan maruz kalan bireyleri değil; olaya tanıklık edenleri, yakınlarını kaybedenleri, haber ve sosyal medya aracılığıyla etkilenenleri ya da yüksek kaygı düzeyine sahip bireyleri de içine alır. Yani travma sadece enkaz altından çıkan bedenlerde değil, sessizce içine kapanan zihinlerde de büyür.
Bu yazıda, deprem sonrası travmalar, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), çocuk ve yetişkinlerde görülen psikolojik etkiler, duygu regülasyonu ve psikolojik ilk yardım stratejileri, ayrıca destekleyici terapi süreçleri detaylı şekilde ele alınacaktır. Çünkü travma sonrası iyileşme, yalnızca zamanla değil, aynı zamanda doğru bilgi, destek ve anlayışla da mümkündür.
Ben Uzman Psikolog Furkan Karacalar olarak, afet psikolojisi ve travma temelli terapi süreçlerinde edindiğim klinik deneyimlere dayanarak, bu zorlu dönemde hem bireysel hem toplumsal düzeyde zihinsel esenliği destekleyecek bilimsel yolları sizlerle paylaşmak istiyorum. Travma bir son değil, doğru yaklaşımla bir dönüşüm sürecine de evrilebilir.
Depremin Psikolojik Etkileri: Görünmeyen Yıkımlar
Deprem, yalnızca binaları değil; bireyin dünyaya, yaşama ve kendine dair güven hissini de yıkar. En temel psikolojik ihtiyaçlarımızdan biri olan güvende olma duygusu, deprem gibi ani ve kontrolsüz bir olay karşısında köklü bir biçimde sarsılır. Birkaç saniye süren bu felaket, beynimizin tehdit algısını derinlemesine etkiler ve bedeni sürekli bir alarm haline sokar.
Travmatik olaylar karşısında beynimizin ilkel yapılarından biri olan amigdala, tehlikeyi algılar ve “savaş, kaç ya da donakal” tepkisini devreye sokar. Bu süreç, adrenalin ve kortizol gibi stres hormonlarının yükselmesine ve bireyin hem fiziksel hem duygusal düzeyde yoğun tepkiler yaşamasına neden olur.
Depremin Ardından Sık Gözlenen Duygusal Tepkiler
Deprem sonrası yaşanan tepkiler kişiden kişiye değişmekle birlikte, bazı duygusal ve bedensel tepkiler oldukça yaygındır:
- Sürekli tetikte olma hissi: Küçük bir sarsıntı, kapı çarpması ya da telefon titreşimi bile panik yaratabilir. Beyin, “tehlike geçti” sinyalini almakta zorlanır.
- Yeniden deprem olacakmış gibi hissetme (flashback’ler): Özellikle gece uykuya geçerken ya da yalnız kalındığında, kişi yeniden o anı yaşıyormuş gibi hissedebilir.
- Uykusuzluk, kabuslar ve kronik yorgunluk: Vücut dinlenemez, zihin sakinleşemez. Uykuya dalmak ya da sürdürmek güçleşir.
- Ağlama nöbetleri veya duygusal donukluk: Bazı bireylerde yoğun duygular dışa taşarken, bazıları hiçbir şey hissedememekten şikayet eder.
- Suçluluk, çaresizlik ve öfke patlamaları: “Neden ben kurtuldum?”, “Niye bir şey yapamadım?” gibi düşünceler kişinin kendiyle çatışmasına neden olabilir.
- Sosyal geri çekilme ve yalnızlık hissi: Kişi kendini izole edebilir, konuşmak istemez ya da kimsenin onu anlayamayacağını düşünebilir.
Tüm bu tepkiler, akut stres yanıtının bir parçasıdır ve belirli bir süre için normal ve beklenen reaksiyonlar olarak değerlendirilir. Ancak bu belirtiler zamanla azalmıyorsa, daha derin bir psikolojik durum gelişmiş olabilir: Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB).
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB): Sessizce Derinleşen Yaralar
Depremden sonra bazı bireylerde, travmanın üzerinden haftalar hatta aylar geçmesine rağmen yoğun duygusal belirtiler devam edebilir. Bu durum, genellikle TSSB olarak adlandırılır ve travmanın beyin üzerinde kalıcı etkiler bıraktığının bir göstergesidir. Beyin, yaşanan olayı yeterince işlemleyememiştir ve birey, o anı zihinsel ve duygusal olarak sürekli yeniden yaşamaya devam eder.
TSSB Belirtileri Nelerdir?
- Travmatik olayı tekrar tekrar yaşama: Gündelik yaşamda durduk yere o ana dair görüntüler, sesler ya da duygular zihne üşüşebilir.
- Kabuslar ve ani geri dönüşler (flashback): Uyku esnasında ya da bir tetikleyiciyle birlikte kişi yeniden depremin içindeymiş gibi hisseder.
- Aşırı uyarılmışlık hali: Sürekli gergin, sinirli ya da huzursuz hissedilir. Aniden irkilme, kalp çarpıntısı ve panik ataklar yaşanabilir.
- Kaçınma davranışları: Depremle ilgili konuşmalardan, haberlerden ya da yerlerden uzak durma çabası belirginleşir.
- Odaklanma güçlüğü ve hafıza sorunları: Beyin, travmayla baş edebilmek için bazı detayları bastırabilir, bu da bilişsel zorluklara yol açar.
- Umutsuzluk ve karamsarlık: Gelecekten keyif alamama, sürekli kötü şeyler olacakmış gibi hissetme yaygındır.
TSSB, bireyin işlevselliğini ciddi ölçüde etkileyebilir. Günlük yaşamı sürdürmek, ilişkileri sağlıklı şekilde devam ettirmek ya da işe odaklanmak zorlaşabilir. Bu belirtiler iki haftadan uzun sürdüğünde, kişinin bir uzmandan yardım alması çok önemlidir.

Çocuklarda Deprem Sonrası Travmalar
Depremler yetişkinler için bile oldukça sarsıcıyken, gelişimsel olarak zihinsel ve duygusal becerileri henüz tam olarak oturmamış çocuklar için çok daha karmaşık ve ürkütücüdür. Çocuklar, yaşadıkları bu ani değişimi anlamlandırmakta zorlanabilir, hatta çoğu zaman duygularını ifade etmek yerine davranışlarıyla sinyaller verirler.
Henüz soyut düşünme becerileri gelişmediği için, bir sarsıntının ne zaman ve neden olduğu konusunda net bir fikirleri yoktur. Bu belirsizlik, çocukların güvenlik duygusunu temelden sarsar ve travmatik etkiler çok daha uzun sürebilir.
Çocuklarda Deprem Sonrası Sık Gözlenen Tepkiler
Depremi yaşayan veya dolaylı olarak etkilenen çocuklar, farklı yaş gruplarında farklı şekillerde tepki verebilir. Bu tepkiler aşağıdaki gibi gözlemlenebilir:
1. Regresyon (Gerileme Davranışları)
- Tuvalet eğitimini tamamlamış çocuklarda alt ıslatma
- Parmak emme, bebeksi konuşma ya da oyuncak ayıya tekrar bağlanma gibi davranışlar
- Güvensizliğin ifadesi olan bu davranışlar, çocuğun kendini küçük yaşlarda hissettiği daha “güvenli” bir döneme geri çekilme çabasıdır.
2. Ayrılma Anksiyetesi
- Ebeveyne yapışma, özellikle geceleri yalnız kalmaktan aşırı korkma
- Okula gitmek istememe, başka bir odada bile yalnız kalamama
- Bu durum, çocuğun dünyadaki “en güvenli figür” olarak gördüğü ebeveynin kaybından korkmasına dayalıdır.
3. Uyku Bozuklukları ve Kâbuslar
- Gece terörleri, uyanmakta zorluk, sık sık kabus görme
- Uykuda sarsıntı hissettiğini söyleme
- Uyku, çocuğun zihinsel olarak travmayı tekrar işlediği bir süreçtir; bu nedenle uyku kalitesi sıklıkla bozulur.
4. Saldırganlık ya da Aşırı İçe Kapanma
- Öfke patlamaları, kardeşe ya da arkadaşlara vurma, kırıcı davranışlar
- Ya da tam tersi, hiç konuşmama, sessizleşme, içe kapanma
- Bu tür davranışlar çocuğun duygusal yükünü nasıl dışavurduğuna bağlı olarak değişir.
5. Travmatik Oyunlar
- Depremi canlandıran tekrar eden oyunlar (örneğin oyuncakları yere atarak “yine deprem oldu” demek)
- Bu tarz oyunlar çocuğun zihninin travmayı “oyun diliyle” işlediğini gösterir. Bastırmak değil, anlamlandırmasına destek olmak gerekir.
6. Psikosomatik Belirtiler
- Nedeni bulunamayan karın ağrısı, baş ağrısı, mide bulantısı
- Okula gitmek istememenin bahanesi gibi görünse de bu şikayetler, aslında çocuğun kaygısını beden diliyle ifade etme biçimidir.
Ebeveynler İçin Psikolojik Destekleyici Yaklaşımlar
Deprem sonrası çocuğun yeniden psikolojik dengeye kavuşmasında, ebeveynlerin tutumu belirleyici rol oynar. Çocuklar çevrelerinden çok şey öğrenir; özellikle de ebeveynlerinin nasıl tepki verdiğinden. İşte uzmanlarca önerilen bazı temel yaklaşımlar:
Duygularını Bastırmak Yerine İfade Etmelerine Alan Tanıyın
- “Ağlama” ya da “Bunda korkacak ne var?” gibi cümleler yerine, çocuğun duygularını kabul edin.
- “Korkmana gerek yok” yerine, “Korkmuş olabilirsin, bu çok normal” demek duygusal doğrulamayı sağlar.
- Resim çizmesi, oyun oynaması ya da hikaye anlatması için ortam yaratmak, iç dünyasını dışavurmasına yardımcı olur.
Rutinleri Koruyun
- Yemek saatleri, uyku düzeni ve diğer günlük alışkanlıkları mümkün olduğunca sürdürün.
- Rutin, çocuğun yeniden kontrol hissi kazanmasına yardımcı olur ve güven duygusunu pekiştirir.
Yaşına Uygun Açıklamalar Yapın
- Gerçeği çarpıtmadan, ancak çocuğun anlayabileceği basit ve umut verici bir dille konuşun.
- “Depremler doğada bazen olur ama biz artık daha güvenli bir yerdeyiz” gibi açıklamalar güven hissini destekler.
Güvende Olduklarını Sık Sık Hatırlatın
- Fiziksel temasta bulunun: sarılmak, elini tutmak, yanında uyumak gibi davranışlar çocuğun duygusal regülasyonuna yardımcı olur.
- “Ben yanındayım, seni koruyacağım” gibi net ve içten ifadeler çocuğun kaygısını yatıştırır.
Profesyonel Yardım Gerekebilir
- Eğer çocuğun tepkileri şiddetleniyor, iki haftadan uzun sürüyor ya da günlük işlevselliğini belirgin şekilde etkiliyorsa, bir çocuk ve ergen psikoloğuna başvurulmalıdır.

Depremin Yetişkinler Üzerindeki Uzun Vadeli Etkileri
Yetişkinlerde depreme bağlı psikolojik etkiler yalnızca kısa vadeli değildir. Deprem sonrası hayat düzeninin değişmesi, ekonomik kayıplar, sosyal çevre ve yakın kayıpları, uzun süreli stres ve kaygıya yol açabilir.
Kronikleşen Psikolojik Sorunlar
- Yaygın anksiyete bozukluğu
- Depresif ruh hali
- Panik bozukluk
- Sosyal izolasyon
- İlişki problemleri ve işlevsellikte düşüş
Deprem Sonrası Görülen Savunma Mekanizmaları
- İnkâr: Depremi küçümseme veya hiç yaşanmamış gibi davranma
- Bastırma: Hatırlamaktan kaçınma
- Aşırı kontrol ihtiyacı: Her şeyi planlama, güvenlik takıntıları
- Sürekli haber takip etme veya tam tersine kaçınma
Bu tepkiler kısa süreli olduğunda normaldir; ancak zamanla hayat kalitesini düşürüyorsa destek alınması gerekir.
Psikolojik Dayanıklılığı Artırmanın Yolları
Travma sonrasında psikolojik dayanıklılık (resilience), iyileşme sürecinde çok önemli bir rol oynar. Psikoloji bilimi, travmayla baş etmenin öğrenilebilir bir beceri olduğunu göstermektedir.
Bilinçli Farkındalık ve Duygu Düzenleme
- Günlük tutarak duygularınızı dışa vurun
- Nefes egzersizleri ve gevşeme teknikleri uygulayın
- Meditasyon ve mindfulness çalışmaları yapın
- Duygularınızı yargılamadan gözlemlemeye çalışın
Sosyal Destek Ağlarını Güçlendirme
- Yakın çevreyle duygusal temas kurun
- “Yardım istemek zayıflık değildir” inancını benimseyin
- Destek gruplarına katılın veya gönüllü çalışmalara dahil olun
- Yalnız kalmamaya özen gösterin
Profesyonel Psikolojik Destek Alın
Ben Furkan Karacalar olarak, travma odaklı terapi teknikleri, özellikle EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) ve Bilişsel Davranışçı Terapi ile danışanlarıma deprem sonrası psikolojik iyileşme süreçlerinde rehberlik ediyorum.
Deprem Sonrası Toplumsal Travmalar
Depremler yalnızca bireysel değil, toplumsal ölçekte de psikolojik etkiler yaratır. Kayıplar, belirsizlik, sosyal yardımlaşma eksikliği ya da adaletsizlik algısı, toplumsal travmaların ortaya çıkmasına neden olabilir.
Toplum Ruh Sağlığı Açısından Önemli Adımlar
- Kriz bölgelerinde ücretsiz psikolojik destek hizmetlerinin artırılması
- Okullarda ve iş yerlerinde travma bilinci eğitimleri
- Medya yayınlarında duyarlılık ve etik bilincin sağlanması
- Toplumsal dayanışma ve gönüllülük kültürünün teşvik edilmesi
Zihinsel İyileşme Bir Zamana Yayılır
Deprem sonrası toparlanma, yalnızca bir çadır veya bina inşasıyla değil; bireyin içsel kaynaklarını yeniden organize etmesiyle mümkündür. Bu süreç sabır, anlayış ve şefkat ister.
Unutmayın:
“Travmayı anlamak, onunla baş edebilmenin ilk adımıdır.”
Korku, endişe, kaygı… Bunlar yaşadıklarımızın doğal sonuçlarıdır. Ancak bu duyguların hayatınızı yönetmesine izin vermek zorunda değilsiniz.
Psikolojik destek almak bir ayrıcalık değil, bir haktır. Kendiniz ve sevdikleriniz için bu hakkı kullanmaktan çekinmeyin.
